Nesilden Nesile

ATA’ın mimarı, doğuştan yetenekli usta Celal Yollu; Anadolu’nun göbeğinde şöyle yazmaya başladı koskoca bir sektörü şekillendiren başarı hikâyesini…

1942 yılında dünyaya geldiği Kayseri İncesu’da, henüz çok küçük yaşlardayken mekaniğe olan yeteneğini keşfetti. Marangoz ustası olan babasının yanında, onun çalıştığı alet edevata hayranlıkla bakıyor; gördüğü herhangi bir mekanik aleti rahatlıkla söküp takarken ileride sıklıkla başvuracağı güçlü bir refleks kazanıyordu.

Küçük yaşlardan itibaren kazanmaya başladığı mekaniğe dair bu değerli pratik, kısa süre sonra nice tamircilerin onaramadığı tüfekleri tamir edebilmesini sağladı. 1955 yılında, henüz 13 yaşındayken, ileride erişeceği büyük başarının ilk emareleri belirmeye başlamıştı bile. Bir aile büyüğünün arızalanan ve onarılamayan tüfeğini tamir etmeyi başarması, takdir ve şaşkınlıkla karşılandı.

1959 yılında açtığı ve sıklıkla tüfek bakım ve tamir işleri yaptığı ilk imalathanesinde, ileride ona bambaşka kapılar açacak ve tüm hayatını adayacağı bir başarı hikayesine dönüşecek ilk tek kırma tüfeğini üretti. Ancak ustanın tabii ki bir tüfekle yetinmesi beklenemezdi. Hep bir adım ötesini hayal edip, bu hayallerini gerçeğe dönüştürebileceği bir yer olan bu ilk imalathane onun hayatında hiç unutamayacağı bir başlangıç noktası oldu. Cesareti ve başarılı ticari hamleleri, onu kısa sürede yerel pazarda söz sahibi yapmaya yetti. Mütevazi bir onarım imalathanesinin, dünyaca ünlü bir av tüfeği markasına dönüşme hikayesi işte bu şekilde Anadolu’nun küçük bir kazasında başlamış oldu.

1967 yılına gelindiğinde, yenilikçi ve hep daha iyiyi hedefleyen yapısı, kurucumuz Celal Yollu’nun Kayseri’de Türkiye’nin ilk çift kırma av tüfeğini üretmesini sağladı. Aynı yıl, bulunduğu yerdeki kısıtlı kapasiteye tezat, parça üretim ve satışına da başladı. Her başarılı tasarım, talep ve onunla doğru orantılı olarak üretimi de günbegün artırdı. Bu ivme, kurucumuzun ateşli silah sanayinin merkezi olan Düzce’ye taşınma kararını vermesini kaçınılmaz kılıyordu.

Burada da hırsıyla harmanladığı yardımsever tavrıyla kısa sürede sanayi lideri olarak bir ilke daha imza attı ve 1973 yılında Düzce’de Türkiye’nin ilk süperpoze av tüfeğini üretti. Sadece kendi operasyonlarıyla ilgilenmeyip, Düzce’de sektörün gelişmesine de yardımcı olarak bölgede 50’ye yakın benzer işletmenin açılmasına yardımcı oldu. Zira Celal Yollu, profesyonel hayatı ile eşgüdümlü yürüttüğü yeni nesil silah ustası eğitimleriyle de meşgul oluyordu. Karakteri, onu aynı zamanda rekabet gücüne de kavuşturacak Ar-Ge çalışmalarına ağırlık vermeye yöneltti.

1990 yılına gelindiğinde, dünya pazarıyla yakın temasta olabilmek adına İstanbul’a taşınan Celal Yollu, gittiği her yerde ürettiği silahlarla adından söz ettiren bir efsaneye dönüşmüştü adeta. İstanbul’da devam eden çalışmaları çok geçmeden meyvesini verdi ve 1992 yılında bir ilke daha imza attı: Vursan markasıyla Türkiye’nin ilk yarı otomatik av tüfeğini üretti. Bu, hem kişisel kariyeri hem de Vursan markası için adeta bir dönüm noktasıydı. Bu başarıya 1995’e kadar hiçbir yerli üretici erişemeyecekti. 1998 yılına gelindiğinde Vursan, toplam 10 dönüm arazi üzerindeki çağdaş üretim tesislerinde tabanca üretimine de başladı.